Kadıköy Şehremaneti Binası ya da şimdiki adıyla “Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi” Kadıköy’ün tarihi ve mimari açıdan önemli bir yapısı olarak kabul ediliyor. Bina, 1912-1914 yıllarında denizden doldurulan alana inşa edilmiş. Bu güzel binayı Ermeni asıllı mimarlarımızdan Yervant Terziyan inşa etmiş. Neo-klasik tarzda olan bina, Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyeti’in ilk dönemi arasında ortaya çıkan 1. Ulusal Mimari Akımı’nın örnekleri arasında sayılıyor. Bina, iki katlı görünmesine rağmen bir bodrum, bir zemin ve bir normal kattan oluşuyor. Önde, arkada ve Yeldeğirmeni tarafında birer kapısı bulunuyor.

Bu bina deniz dolgu zemin üzerine kaç katlı bina yapılması gerektiğine dair bundan 110 yıl öncesinden bize işaretler sunuyor aslında. Demek ki doğru örnekleri görmek için uzaklara değil de yakın tarihimize bile baksak çok daha konforlu ve güvenli bir yaşama kavuşmak mümkün olabilir.

Ayrıca bu Kadıköy’ün yerel yönetimler anlamında da simge binası olarak sayılıyor. Osmanlı zamanında 1869 yılında çıkarılan İdare-i Belediye Nizamnamesi ile Kadıköy 13. Daire olmuş ve ilk şehremini Osman Hamdi Bey olmuş. Şimdiki ilçe belediye başkanına denk gelen bir unvanı kullanmış aslında Osman Hamdi Bey. Tabii, Osman Hamdi Bey bildiğiniz gibi Osmanlı’nın son döneminde müzecilik alanında en önemli katkıları sunan bir bürokrat olarak da tarihe adını yazdırmış.

Meşhur edebiyatçılarımızdan Halide Edip (Adıvar) 1919 yılında Yunan ordusunun İzmir’e çıkışını protesto etmek için düzenlenen mitingde Kadıköy Şehremaneti Binasının balkonundan halka hitap etmiş. 1930 yılında Kadıköy, Üsküdar’dan ayrılarak ayrı bir ilçe olmuş ve Şehremaneti Binası Belediye, Kaymakamlık, Hükümet Tabipliği, Nikâh Dairesi hatta kaymakamlık lojmanı olarak bile kullanılmış. 1984 yılında bina restore edilmiş ve Kadıköy Belediyesi Meclis Binası olarak hizmet vermeye başlamış. 2000’lerin sonlarında ise bina Kadıköy Kent Müzesi olarak düzenlenmiş.

Kadıköy Şehremaneti Binası, kemerli pencere-kapılarıyla, cephesindeki çinileriyle ve balkonuyla dikkat çeken bir yapı. Taşıdığı özelliklere bakarak onun 1. Ulusal Mimari Akımının bir parçası olduğunu anlamak hiç de zor değil. Kadıköy’ün tarihine tanıklık eden bu bina şu anda Kadıköy’ün kültürel mirasının korunması ve yaşatılması için de çok önemli bir fırsat barındırıyor aslında. Çünkü binadaki yaklaşık 20 bin kitabın içerisinde Osmanlı döneminde kullanılan yazı ile yani hat yazısı ile yazılmış pek çok tarihi belge ve kitap araştırmacıların ilgisini bekliyor. Umarım o kitaplardaki bilgiler ehil ellerde hak ettiği değer görme fırsatına kavuşur.

Siz de Kadıköy’ün tarihine tanıklık eden bu binayı mutlaka görün ve düşüncelerinizi sosyal medya hesaplarımdan benimle paylaşabilirsiniz. Bu tarihi bina hakkında izlenimlerinizi okumak için sabırsızlanıyorum.

OSMAN HAMDİ BEY

Sakız Adası’ndan küçük yaşta evlatlık olarak gelen Rum asıllı Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu olarak 1842 yılında dünyaya gelmiş Osman Hamdi Bey. On parmağında on marifet olan devlet adamlarından biriymiş kendisi. Çünkü o bir arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olarak pek çok sıfatı kendi şahsında birleştirmiş. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 29 yıl müdürlüğünü yapmış. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin de kurucusu olmuş. Osman Hamdi Bey, Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiş. Kaplumbağa Terbiyecisi, Arzuhalci, Kur’an Okuyan Hoca, Silah Taciri, Leylak Toplayan Kız gibi tabloları en önemli eserleri sanat dünyamıza kazandırmış.

TUR ÖNERİSİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir